Gurbetçilere Yönelik Linç Mevsimi ve Toplumsal Empati Eksikliği
Her yıl yaz ayları yaklaştığında, özellikle izin mevsimiyle birlikte sosyal medya mecralarında belirli görüntüler tekrar tekrar karşımıza çıkmaya başlıyor. Eline mikrofon alıp sokak röportajı yapan bazı kişiler, toplumun en hassas fay hatlarından birine bilerek veya bilmeyerek dokunuyor: gurbetçi - yerli tartışması.
Kışkırtıcı sorularla, özenle seçilmiş kurgu videolarla, belirli bir algı yaratmak amacı güden paylaşımlarla, toplumun kendi içindeki dayanışma duygusu törpüleniyor, yerini gereksiz bir öfkeye ve kutuplaşmaya bırakıyor.
Ne zaman Türkiye seçim dönemi gelse, yurtdışında yaşayan vatandaşlarımız yeniden hedef tahtasına oturtuluyor. "Siz orada yaşıyorsunuz ama gelip burada bizim geleceğimizi etkileyen oyu kullanıyorsunuz," denilerek gurbetçilere adeta hakaret sezonu açılıyor. Bununla da yetinilmiyor; "Sizin tuzunuz kuru, orada 3 bin Euro maaş alıyorsunuz, buraya gelip sadece 1 ay kalıyorsunuz, sizin yüzünüzden fiyatlar artıyor," gibi popülist, yüzeysel, bilgiye dayanmayan suçlamalar havada uçuşuyor.
Bu söylemlerin ne kadar haksız ve empati yoksunu olduğunu görmek için biraz derin düşünmek yeterli.
Kimdir Bu Gurbetçiler?
Bugün Avrupa başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında yaşayan milyonlarca Türk vatandaşı ve kökenli insan, büyük fedakârlıklarla kendi hayatını kurmuş durumda.
-Birçoğu bu ülkenin asli vatandaşıdır.
-Türkiye Cumhuriyeti kimliğini taşır, askerlik görevini yapmıştır.
-Yıllardır ya da nesiller boyu vergisini ödemektedir.
-Her yıl milyarlarca Euro'luk döviz girdisi sağlamakta, Türkiye ekonomisine ciddi katkıda bulunmaktadır.
Türkiye ile gönül bağını koparmamış; yaz tatilinde, bayramda, özel günlerde vatanını ziyaret etmek için binlerce kilometre yol katetmektedir.
Kimi, yaşlı anne-babasının bakımına koşar. Kimi, vefat etmiş yakınlarının mezarını ziyaret etmek için gelir. Çoğu, çocuklarına memleketin havasını, ezan sesini, bayrağını göstermek için onca zahmete katlanır.
Bu insanlar siyasi görüşlerinden bağımsız olarak Türkiye'nin bir parçasıdır. Seçme hakkı anayasal bir haktır. Bunu eleştirmek, temel demokratik prensiplere aykırıdır.
Fiyat Artışlarının Suçlusu Gurbetçi Olamaz!
Son dönemde sıkça dile getirilen bir başka mesnetsiz iddia da "Gurbetçiler geldiği için fiyatlar artıyor" söylemidir.
Oysa ekonomide arz-talep dengesi kısa vadeli dalgalanmalar yaratsa da, kalıcı enflasyonun, fiyat artışlarının nedeni yapısal ekonomik sorunlardır:
-Yüksek enflasyon
-Yetersiz üretim
-Düşük alım gücü
-Kötü yönetilen para politikaları
Birkaç haftalık yoğunluk elbette turistik bölgelerde fiyatların anlık yükselmesine yol açabilir, ancak Türkiye genelindeki yıllık enflasyonun nedeni bu değildir. Gerçek nedenleri görmek yerine günah keçisi aramak kolay bir yol gibi görünse de, ülkenin faydasına değildir.
Ülkenin İyi Gününde Yatırımcı, Kötü Gününde Destekçi
Unutulmamalıdır ki bu ülkenin dört bir yanındaki gurbetçileri, vatanına sadece duygusal olarak değil, somut katkılarla da bağlıdır.
Ülkemizin iyi gününde, birikimleriyle memlekete yatırım yapan da onlardır.
Ülkemizin zor zamanlarında yardım kampanyalarına, afetlere destek olan, seferber olan da onlardır.
Ekonomik krizlerde, doğal afetlerde, toplumsal felaketlerde yurtdışındaki Türk toplumu her zaman omuz vermiş, vatanı yalnız bırakmamıştır.
Ve şunu açıkça ifade etmek gerekir:
Bu yurdun öz evlatlarını bu tür ayrımcılıklarla vatan sevgisinden soğutamazsınız.
Çünkü her ne kadar bizler yurtdışında yaşıyor olsak da, kalbimiz daima ülkemizle bir atıyor.
Biz bu ülkenin asli unsurlarıyız; bundan kimsenin kuşkusu olmasın.
Empatiye ve Birlik Duygusuna İhtiyacımız Var
Toplum olarak her şeyden önce empatiye ve birlik duygusuna ihtiyacımız var. Farklı hayatlar yaşıyor olabiliriz. Birileri Almanya’da, Hollanda’da, Fransa’da, Belçika'da çalışıp çocuk büyütüyor olabilir. Birileri Türkiye’de kendi geçim mücadelesini veriyor olabilir. Bu farklılıklar bizi birbirimize düşman yapmaz; tam tersine birbirimizi anlama ve saygı duyma fırsatı sunar.
Unutmayalım ki her giden, isteyerek ya da kolayca gitmedi. Çoğu zaman ekonomik zorunluluklar, gelecek kaygısı, eğitim ve daha iyi yaşam umudu bu yolu açtı. Türkiye’den kopmadan, ülkesine sevgiyle bağlı kalarak yaşam kurmaya çalıştı.
Gurbetçileri sırf birkaç sosyal medya videosu veya farklı siyasi görüşlere sahip oldukları için hor görmek, bir topluma yakışmaz.
Kimse kimsenin vatanseverliğini, aidiyetini sorgulayamaz.
Kimse anayasal hakları kullanmayı suç gibi gösteremez.
Kimse emeğiyle yıllarca ülkesine döviz gönderen, sevdiklerine kavuşmak için onca yol gelen insanları ötekileştiremez.
Bugün ihtiyacımız olan şey, birbirimizi yargılamak değil; birbirimizin zorlu yolculuklarına ve farklı hayat deneyimlerine saygı göstermek.
İçinden geçtiğimiz ekonomik ve toplumsal zorluklar, birlik ve beraberlik içinde aşılabilir. Birbirimize düşmekle değil.
Her yaz yeniden başlayan gurbetçi linci kimseye fayda getirmez, sadece toplumsal barışı zedeler.
Bu yüzden bir dahaki sefere sosyal medyada benzer videoları izlediğimizde, biraz daha aklı selim, biraz daha vicdan, biraz daha empati ile yaklaşmayı deneyelim.
Hepimizin ortak paydası vatan sevgisidir.
Ve bu sevgi kolay kolay sarsılmaz.
Yorum Yazın
Facebook Yorum