Merhabalar güzel insanlar.
Nasılsınız?
Uzun zamandır köşemi ihmal etmişim. Yazmaya başladığımda fark ettim. Günler nasıl geçti anlamadım. Bundan bir kaç gün önce sanki tatil havasındaydık. Ama bir bakmışım ki yılbaşına iki ay kalmış. Tatil biteli de iki ay olmuş. Ne ara bu kadar çabuk geçmiş günler bilemiyorum. Geriye dönüp bakınca hatırlaması da zor, nelerle meşgul olduğumu bile unuttum neredeyse.
Umarım hepiniz iyisiniz ve sağlığınız yerindedir. Güzel günler sizleri bekliyordur. 2021 çokta kolay bir yıl değildi çoğumuz için. Covid 19 vakalarını saymakla geçen bir yıl oldu. Bir de aşılı ve aşısız insanlar ayrımı olan bir yıl diyebilirim. 2019 dersek zaten bir çok kişinin unutmak istediği bir yıl olarak tarihe geçti. Sıra iki ay sonra yeni bir yıla geliyor. Bu hızla gözümüzü açıp kapayıncaya kadar yeni seneye de girmiş oluruz gibi geliyor bana.
Yeni seneye gireceğiz de girmesine, ama bir çok yere giremeceğiz gibi sanki. İki aşısı olmayanlar bugün restoranlara gidemediği gibi. Yakında üçüncü aşısı olmayanlar da evinde izole olacak gibi. Dünyayı kurtaralım derken insanlığı iyice öldürdüler mi ne? Yakında misafirliğe gitmek için de belge gerekirse hiç şaşmayın diyecek hale geldik.
Evimize sayılı insan alabildiğimiz günler geri gelirken Qr kodlu belgeler türedi her tarafta. Maskesiz günlere tam alışamadan tekrar maske zorunluluğu gelince eski bir arkadaşı görmüşcesine sevinenler oldu. Hatta maskesiz günlerde bir çok insanın maskesinden vaz geçemediğini görmek çok ilginç gelmişti bana. Yavaş yavaş anormal dediğimiz her şeye alışmıştık belkide.
Bir zamanlar okullarda çeşitli ülkelerde farklı yönetim sistemlerinden bahsettiklerinde nasıl bir şey diye merak ederdim. Şimdi hiçte merak etmiyorum o farklı yönetim sistemlerini. Kendimiz artık öyle bir yönetim sisteminin içine girdik ki çıkması mucize olacak gibi. Kartını gösteremeyen, yanında bulundurmayan, evinde unutan, cep telefonunun şarjı biten...
Farz edelim evden çıktın, saatlerce dışardasın, şarjın bitti, ama çok acıktın. Göstermen gereken kağıt versiyon yok cebinde. Şarjın olmadığından aşı belgeni cep telefonundan gösterme şansın da yok böylece. Bir yere gidip yemek yiyemeyeceksin...
Evden çıktın, maskeni yolda düşürdün. Evden çok uzaksın ve maske almaya bile bir yere giremeyeceksin...
Farz, edelim aşıya karşısın ve çocuklarının da aşılanmasını istemiyorsun. Okullara da yakında aynı uygulamayı zorunlu olarak getirirlerse aşısız çocuklar evde mi kalacak? İş yerlerinde aşısız olanlar çalışmayacak mı? İnsan sormadan edemiyor. Seçme hakkı insanlarda saklı denmişti denmesine, ama sonuç olarak aşısızlara karşı bir dışlanma harekatı söz konusu mu şu an demeden edemiyor insan.
Yaz aylarında bir çok insan sırf rahat seyahat edebilmek için aşı yaptırdı. Aşıya inandıklarından bile değildi. Bundan sonra hangi yasaklar gelecek diye insan merak etmiyor değil. Her gelen yasak karşılığında aşı mı olacağız bundan böyle? Aşı varsa alış veriş yapabilirsin mesela. Aşı varsa eğlenmeye çıkabilirsin. Aşı varsa uçabilirsin. Aşı varsa spor yapabilirsin. Hatta üç aşın varsa her şey serbest mi olacak? Ya da dört aşılı olanlar mı daha karlı çıkacak bu işin içinde.
Aşıların bile çokta işe yarayıp yaramadığını bile çözemeden bu kadar baskı biraz fazla gibi. Ben aşı yaptırdım yaptırmasına, ama yaptırmak istemeyenleri bu kadar zorlamalarını doğru bulmuyorum kendimce. Aşılı olanları korumak için aşısızları cezalandırmak bir tuhaf. Aşı vurulanları aşı korumalı. Aşıya karşı olanlar zaten göze almış hastalıkla, hastalanarak mücadele etmeyi. Hastalananlar da antikor ürettiğine göre bir şekilde onlarda uzun yolun kısası aşılılarla aynı pozisyondalar.
Her sene yeni yıla girerken ne ümitlerle doluyordu insanlar. Şimdilerde kime sorsan şu hastalık bir dünyadan gitse diyor. Bir araya gelince kim nasıl davranacağını bilemiyor. Kimi elini uzatıyor, kimi kendini geri çekiyor. Aşılı mısın sorusu gündeme oturmuş vaziyette.
Nasılsın sorusu ikinci planda.
Nerkiz
Yorum Yazın
Facebook Yorum