Bu aralar hepimizin tersi döndü artık, maskeliler, maskesizler, maskesi tersler derken. Birde mesafeler, mesafeliler, mesafesizler...
Kurallara sadıklar ve kuralsızlar diye ayrılan gruplar halinde bölündüler insanlar. Tabi bir de uymaya çalışanlar ama ayak uyduramayanlar var bunların aralarında.
Ben de elimden geldiğince uymaya çalışanlardan sayılırım. Mesafeli davrananlara mesafeli, yakın ve samimi olanlarla yakın ve samimi derken nerde nezaman nasıl davranacağımı aslında iyice şaşırdım işin gerçeği. Mağazalara girerken maskemi unuturken, mağazadan çıktığımda eve kadar maskeli geldiğim günler oldu. Ellerimin derisi yüzüldü yüzülecek girişlerde kullandığım jel/sıvı ilaçlar sayesinde. Bir de restoranlarda masadan kalkınca maskemi unutup üç turladıktan sonra gelip maskemi alıyorum mesela.
Geçen hafta sonu şiir okuyup müzik eşliğinde güzel bir akşam olsun dedik ve kapanan bir restoranda küçük veda partisi kıvamında bir akşam düzenledik. Sokakta yürürken maskeli mi maskesiz miydi artık bilmediğimden takmaya karar verdim. O kadar sık değişti ki kurallar yarım saatte bir kontrol etmesen takip edemeyecek gibi oluyor insan. Neyse maskeli bir şekilde, kitaplar elimde yol aldım restorana doğru.
İlk gelen olarak orta yerdeki masayı seçip yerimi aldım. Müzisyenler, solistimiz ve mekan sahipleri bir grup olduk daha sonra. Ardından yavaş yavaş konuklar gelmeye başladı. Kimiyle dirsekler selamları, kimisiyle sadece gülümsemeler oldu ve herkes yerini aldı. Haliyle orta masada olunca ilk gelenler de tanıdık olduğu için masada yer aldılar. Gece de nihayet başladı şarkı ve şiirlerle.
Bir an gündem konu oldu ve mekanlarda bıraktığımız adres, isim, telefon ve e-mail'e geldi sıra. Onca zamandır telefonumu, mail adresimi bıraktım ve bir tek olsun arayan soran olmadı diyerek konuya daldım duramadığımdan. O an evrene mesajı elinle veya kendi ağzınla gönderdin diyenler olacak bu yazdığımı okurken. Belki de öyle oldu kim bilir. Ama masada konuklardan birisi ilk hapsırdığında aklımdan geçmedi değil kişi koronalı olabilir diye. Herhalde bakışımdan düşündüğümü anlamış olmalı ki, bana doğru dönüp kendisinde alerji olduğunu söyledi. Geçmiş olsun dedim ve konu kapandı gitti.
Aradan üç gün geçtikten sonra Facebook'un mesaj kutusunda aynı kişiden mesaj geldi. Kendisinin korona pozitif olduğunu ve benim de kontrol olmamı rica etti. Şaka gibi dedim durdum kendime. Ama şaka olmadığı kesindi. Ne yazık ki ben bu üç gün içerisinde bir çok insanla görüşmüştüm. Mesafeyi koruyup maske kullanmış olsamda kişileri haberdar etmesem olmazdı. Hastalık belirtisi yoktu ve bu sevindirici bir durumdu. Ama asemptomatik diye de bir şey vardı. Asıl herkesi bilmeden hasta eden bunlardı diyorlardı sürekli haberlerde. Şimdi ben de mi onlardan biriydim demeden edemiyordum kendime.
Doktorumu arayıp randevu aldıktan sonra ajandama bakarak tek tek görüştüğüm kişileri uyarmak için mesaj attım. Durumu olduğu gibi izah ettim ve test sonucunun ancak bir kaç gün sonra belli olacağını da yazdım. O haftanın geri kalan günlerinde iş ve toplantıları da iptal etmeyi ihmal etmedim bu arada. Ayrıca sanat ve şiir aşkı yolunda bunu yaşamam da aklımın bir ucundan çıkmıyordu. Su testisi su yolunda kırılır derler ya hep. İşte o söz de aklımdan çıkmıyordu bu günlerde. Negatif anlamda söylenen bir sözdü biliyorum. Biz de negatif olmayı pozitif yürekle bekliyorduk şimdi. Halbuki gittiğim iş yerinden veya toplantılardan böyle bir haber gelse ne demeliydi. Gerçi o da günlük içtiğimiz suyun ekmeğin yoluydu. O yolda olsaydı yine bu söz geçerli olurdu kimine göre.
Bütün bunların arasında en ağırı yine beklemek oldu. Bu hastalık ilk ortaya çıktığında üç ay'a yakın karantina uygulandı. Evde yapılacak işler dedik, dinlenelim dedik derken bir sürü bahaneyle kafamıza takmadık bu süreci. Bir de elle gelen düğün bayram demişler. Yalnız değildik bu süreçte, ne kadar da yalnız olsakta evlerimizde. Daha sonra annemi Türkiyeye götürüp geldim ve iki hafta karantinaya girdim ama bu bir nevi kendi seçimimdi ve uzun bile gelmedi bu süreç. Şimdiyse uzadıkça uzadı bu bekleme.
Doktora gidip burundan örnek aldırdıktan sonra bana bir link yolladılar mail üzerinden. Tabii ki ben ben olurum da sabah akşam bu linki saat başı kontrol etmem mi. Ama kaç kere linkten girsem de nafile, sonuç öyle ansızın çıkıp gelmedi. Doktoruma artık böyle her uyarı geldiğinde karantinaya girersek dışarıya çıkmak hayal olacak dediğimde yüreğime su serpti sözleri. Sadece yüksek risk durumlarda söz konusu aslında dedi. Yüksek risk durumu ise, uzun süre pozitif olan birisiyle maskesiz yakın temasta olmak dedi. Masken olup ve kural gereği konulmuş olan mesafeyi koruduğun sürece pozitif birinin olduğu ortam da olsan bile yüksek risk durumuna girmiyorsun ve zorunlu karantina ve ayrıca test gerekmiyor dedi. Bir sonraki benzer durumlarda ne yapacağım az da olsa aydınlanmış sayılıyordu böylece. Kendimce çok da aydın sayılmazdı ama.
Zaten kafalar karışıktı, böylece az risk mi, çok risk mi, derken yeni bir boyut kazandı bütün bu korona meselesi. Test sonucumu beklemekte uzadıkça uzadı bu arada. Artık sanırsam yüzüncü kontrol edişimde negatif yazısını görünce bir derinden nefes aldım ve idamdan kurtulmuş kadar sevindim. Bu sevinci de bütün dünya ile paylaşmasam olmazdı.
Pozitif kalıp negatif sonucu almak çok zor oldu ama sonunda başardım.
Şiir ile kalın...
Nerkiz
Yorum Yazın
Facebook Yorum